NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ يَحْيَى
بْنِ فَارِسٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
عَنْ
مَعْمَرٍ
عَنْ
قَتَادَةَ عَنْ
نَصْرِ بْنِ
عَاصِمٍ عَنْ
خَالِدِ بْنِ خَالِدٍ
الْيَشْكُرِيِّ
بِهَذَا
الْحَدِيثِ
قَالَ قُلْتُ
بَعْدَ
السَّيْفِ
قَالَ بَقِيَّةٌ
عَلَى
أَقْذَاءٍ
وَهُدْنَةٌ
عَلَى دَخَنٍ
ثُمَّ سَاقَ
الْحَدِيثَ
قَالَ وَكَانَ
قَتَادَةُ
يَضَعُهُ
عَلَى
الرِّدَّةِ
الَّتِي فِي زَمَنِ
أَبِي بَكْرٍ
عَلَى
أَقْذَاءٍ
يَقُولُ
قَذًى
وَهُدْنَةٌ
يَقُولُ
صُلْحٌ عَلَى دَخَنٍ
عَلَى
ضَغَائِنَ
Bize Muhammed b. Yahya
b. Farîs haber verdi. Bize Ma'merden naklen Abdurrezzak haber verdi. Ma'mer,
Katâde; Katade, Nasr, b. Asım'dan; o da, Halid b. Halid el - Yeşkürî'den bu
(önceki 4244.) hadisi haber verdi. (Bu rivayette) Huzeyfe dedi ki:
(Rasûlullah'a) Kılıçtan
sonra (ne olacak)? dedim,
"(Kalplerde) fesat
kalıntısı ve duman üzerinde bir sulh" buyurdu.
(Ma'mer) Hadisin
kalanını söyledi, ve şöyle dedi:
"Katâde bunu, Hz.
Ebu Bekir zamanındaki riddet (dinden çıkma) olaylarına hamlederdi. Yine katâde
(metindeki) ala akzâın (kelimesi)nin
(kazaen) kir hüdnetün (kelimesi)nin de. "Kinler üzerine yapılan
sulh " olduğunu söyler.
İzah:
Bu rivayet önceki
hadisin değişik bir şeklidir.Burada, öbür rivayette olmayan bazı kelimeler
vardır. Bu kelimeler, "(Kalplerde) fesat kalıntısı" ve "duman
içerisinde bir sulh" şeklinde terceme ettiğimiz tâbirlerdir. Rivayetin
sonunda Ma'mer, bu kelimelerin ne mânâya geldiklerini Kata'deden nakletmiştir.
Ama yine de daha izaha ihtiyaç vardır.
"...Fesat
Kalıntısı" diye terceme ettiğimiz " terkibini Avnü'l Ma'bûd müellifi
şu şekilde tefsir etmiştir: Yâni insanlar kalplerindeki fesat üzere kalacaklar.
"kelimesi ".............
"(kazâûn) kelimesinin çoğuludur. O da göz ve su üzerindeki toz ve
kir tabakasıdır. Fesâd bu kire benzetilmiştir.
"Duman üzerinde
bir sulh" Duman kelimesi ile ifade edilmek istenen, hile nifak ve
ihanettir. Yani kılıçla hâili gereken bu fitneden sonra, görünüşte sulh, ama
aslında kalpte hiyânet, hile ve nifak olan bir hâdise olacaktır.
Bundan sonra gelecek
olan rivayete göre. bu tabiri, bizzat Rasûluliah (s.a.v.) Efendimiz
'"Milletlerin kalpleri eskiden olduğu hâle dönmez" diye tefsir
etmiştir. Yâni aralarında sulh bile olsa, daha Önceki dostluk ve samimiyet
kalmaz.
Hattabî bunu, "kin
kalıntıları üzerinde sulh" diye izah eder.
Aliyyü'l Kâri, bizim
şeyh AbdülhamıcTın tâlikına tebaen "duman" diye terceme
ettiğimiz" "dehan" kelimesinin aslında bulanıklık, siyaha çalan
renk mânâsında olduğunu bunun da içerisinde fesat karışık olan sulhu hissettirdiğini
söyler.
Yukarıya aktardığımız
izahlar eski âlimlerin söyledikleridir. Bezlü 1 Mechûd müellifi ise üstâd
Muhammed Yahya'nın hocasının ders takririnden şunları yazdığını söylemektedir.
dan maksat, bir miktar hayrın kalması ama bunun önceki hayır gibi temiz
olmayıp, içerisinde biraz kötülük ve bulanıklığın bulunmasıdır.
Bu izah, hayırdan sonra
gelecek ve kılıçla defedilecek olan şerrin, Hz. Ebû Bekir dönemindeki riddet
olduğu tarzındaki anlayışa uygun değildir. Çünkü, riddet hadisesi bastırıldıktan
sonra herhangi bir karışıklık kalmamıştır. Aksine karışıklıklar, Hz. Osman'ın
vefatından sonra baş göstermiştir.
Bezi müellifi
Sehârânfûrî, bu izahları göz önüne alarak hadisteki "kılıçla"
sözünü, Hz. Osman'ın katli sebebiyle ortaya çıkan savaşlara hamletmenin daha
uygun olacağını söyler. Buradaki silâha doğrudan sarılmanın da fitne çıkarmak
olmayacağını, çünkü fitnenin doğru ile yanlışın ayrılmadığı yerde olacağını
hata belli olunca doğruya yardımın şart olduğunu ekler.
Kanaatimizce, bu tür
hadisleri belirli olaylara tahsis etmek uygun değildir. Çünkü Rasûlulla'm
muradının ne olduğunu kesin olarak bilmek mümkün değildir.